Neden Entelektüel ya da Dahi Çıkaramıyoruz?
Antibiyotiğe dirençli (başarılı) kolonilerin etrafını sarmış antibiyotiğe dirençli olmayan (başarısız) parazit uydu koloniler |
Bu sorunun pek çok boyutu var, ancak burada kişisel gözlemlerime dayanan bir boyuta odaklanacağım. Uzun yıllardır, toplumların hayatın akışını ve eşyayı dönüştüren dâhi ya da entelektüel bireyler çıkarma potansiyelleri üzerine düşünüyorum. Bu konudaki tartışmalar genellikle basit ve yaygın bir gerekçeyle başlar: ekonomik kaynaklar. Zengin toplumlar, bu tür bireylerin fikirlerine ve projelerine yatırım yapma konusunda daha pragmatik davranır. Ancak benim yıllar süren tefekkürüm, bu meseleyi daha derin sosyolojik temellere dayandırıyor.
Başarı ve Metalaştırma
Gözlemlerime göre, bizim toplumumuzda hem akademide hem de genel olarak başarıya ulaşmış bireylerin metalaştırılması yaygın bir eğilimdir. Bu olgu, ilk bakışta masum gibi görünebilir, ancak aslında "parazit etkisi" adını verdiğim yıkıcı bir dinamiği tetikler. Başarıyı, bir bireyin entelektüel ya da bilimsel birikiminin sonucu değil de, tüketilebilir bir meta olarak gördüğümüzde, o bireyin etrafında farklı türden ilişkiler oluşmaya başlar.
Batı Avrupa’da, bu tür başarılar genellikle başka başarılı bireylerle sinerjik işbirliklerine (kolaborasyonlara) evrilir. Bu işbirlikleri, tarafların bireysel katkılarından daha büyük bir toplam oluşturur (1 + 1 = 3). Ancak bizim toplumumuzda, bu odakların çevresine toplanan kişiler genellikle "uydu parazitler" şeklinde hareket eder. Bu bireyler, benzer şekilde başarılı olma arzusunda olsalar bile, yöntemleri bambaşkadır: Başarılı kişilere yapışarak onların enerjisini ve kaynaklarını tüketirler. Dahası, bu tür parazitler, başka işbirlikçi ya da yaratıcı bireylerin aynı başarı kaynağına erişmesini de aktif olarak engeller. Böylece, potansiyel sinerji tamamen yok olur ve ortaya çıkan sonuç sıfırdır (1 + 1 = 0).
Toplumsal Etkiler
Bu tür yapılar yalnızca bireysel başarıları değil, bir toplumun genel entelektüel üretim kapasitesini de felce uğratır. Zira dâhi ya da entelektüel bir birey yetiştirebilmek, bireysel çabaların ötesinde, uygun bir toplumsal ekosistemi gerektirir. Enerjisini tüketen ve işbirliklerini baltalayan bu dinamikler, bir toplumu entelektüel durgunluğa sürükler. Dahası, yalnızca bireyleri değil, fikirlerin kendisini de metalaştırma eğilimimiz, yenilikçi düşüncenin yeşermesi için gereken özgürlüğü boğar.
Sonuç olarak, entelektüel ya da dâhi çıkaramamanın temel nedenleri ekonomik kaynakların yetersizliğinden çok, sosyolojik dinamiklerimizde ve başarıyı yanlış anlamamızda yatıyor. Eğer bir toplum bu yapıyı dönüştürmeyi başarırsa, bireylerin potansiyelini hem bireysel hem de toplumsal düzeyde daha verimli şekilde ortaya çıkarabilir.
Comments
Post a Comment